“Eğer yediğin şeysen, sadece iyi şeyleri istiyorum.” Bu küstah diyaloğu Disney Pixar gişe rekorları kıran Ratatouille’deki küçük fare şefi Remy’den duymuş olabilirsiniz. Küstah evet, ama gerçek bombaları paketler. Yediğimiz gıdalardan elde edilen besinler, vücudumuzdaki cilt ve saçtan kaslara, kemiklere, sindirim ve bağışıklık sistemlerine kadar her küçük hücrenin yapısına, işlevine ve bütünlüğüne temel oluşturur. Farkında olmayabiliriz ama tükettiklerimizle vücudumuzu sürekli onarıyor, iyileştiriyor ve yeniden inşa ediyoruz.
Sağlık uzmanları, gıdalarımızdaki besinlerin vücudumuzu beslediğini ve kemik, kas ve diğer vücut dokularını oluşturup güçlendirmenin yanı sıra ruh halimizi de etkilediğini vurguluyor. Ne yediğimiz önemlidir, ancak nasıl yediğimizin de önemli olduğunu çok az biliyoruz.
Yiyeceklerin tüketilme şekli, çok eski zamanlardan beri eski yojik felsefenin bir parçası olmuştur ve bir kez daha hak ettiği önemi kazanmaktadır.
Yoga pratiği fiziksel egzersiz ve nefes çalışmasıyla bitmez, yaşamın her alanına devam eder, bunlardan biri gıda tüketimidir. Mitahara ilkesini uygulayan sattvik bir diyeti benimseyen Yogiler, zihinsel ve fiziksel olarak optimum sağlığın başlıca örnekleridir.
Hatha Yoga’nın temel ilkelerinden bazıları şunları önermektedir:
Tükettiğimiz yiyecekler her zaman taze, hafif ve yemesi keyifli olmalıdır.
“Yemeğinizi için, suyunuzu çiğneyin”, yani katı yiyecekler o kadar iyice çiğnenmeli ki ağzımızda adeta bir sıvı gibi posa haline gelmelidir. Ve suyunuzu çiğnemek, suyun tükürüğünüze karışana kadar ağzınızda tutarak yavaşça tüketilmesi gerektiği anlamına gelir. Bu seyreltilmiş tükürük, su içildiğinde mide asitlerini nötralize eder ve asitliği olan kişiler için faydalıdır.
Ve yemeğinizi yüzde 75-80 dolu olduğunuzda bitirin. Yogiler, gazların ve havanın serbestçe hareket edebilmesi için kalan yüzde 25’i boş bırakmamız gerektiğini söylüyor. Bu uygulama ‘Mitahara’ olarak bilinir — gıda tüketiminin ölçülmesi.
Kelimenin tam anlamıyla Sanskritçe’den çevrilmiş, “ılımlı” anlamına gelen mita ve “gıda tüketimi” anlamına gelen ahara, Mitahara, yiyecek ve içeceğimizi tüketirken farkındalığa odaklanan yojik bir erdemdir. Ayrıca beslenme ve aşırı tüketimin zihin ve beden üzerindeki etkilerini de vurgular.
Mitahara’yı hayatımızda nasıl benimseyebiliriz?
Farkındalıkla yiyin, tabağa ne kadar koyduğunuzu bilin ve her bir gıda maddesinin vücudunuzu ve zihninizi nasıl etkilediğine dikkat edin.
Sirkadiyen ritminizi takip edin; Güneşin doğuşundan sonraki ilk öğününüzü ve güneşin batışındaki son öğününüzü yiyin.
Taze yiyecekler seçin ve mümkün olduğunca işlenmiş yiyeceklerden kaçının. Apathya’yı (sağlıksız) yiyecekleri sınırlayın.
Kepekli tahıllar, kuruyemişler, tohumlar, yapraklı yeşillikler, taze meyve ve sebzeleri daha fazla tüketin.