Arada bir, ingilizce dilbilgisi kulağa ingilizce gibi gelmeyen bir terim ortaya çıkarır. İşte bir tane: Yunanca “bağırmak” veya “bağlanmak” anlamına gelen Zeugma, genellikle fiil veya sıfat olan bir kelimenin birden fazla isme uygulandığı, dilbilgisel ve mantıksal olarak farklı fikirleri bir araya getiren bir konuşma şeklidir. Örneğin, “Rana yağmurluğunu ve öfkesini kaybetti” cümlesinde “kayıp” fiili hem “yağmurluk” hem de “öfke” isimleri için geçerlidir. Yağmurluk kaybetmek ve öfkenizi kaybetmek, bu cümlede bir araya getirilen mantıksal ve dilbilgisel olarak farklı fikirlerdir. Bu zeugma.
İngiliz edebiyatı birçok Zeugma örneği sunmaktadır. Şair Alexander Pope Kraliçe Anne hakkında şunları yazdı: “İşte Buradasın, büyük Anna! üç Diyarın itaat ettiği, / Dost bazen Öğüt alır — ve bazen Çay.” Tennyson’ın zeugması zifiri mükemmel: “An ve gemi geçti.” Tom Sawyer’ın Maceraları’ndaki Mark Twain, “kendilerini toz ve ihtişamla kaplayan” insanlardan bahsediyor. Charles Dickens Pickwick Gazetelerinde “Bayan Bolo’nun […] bir gözyaşı seli ve bir sedan sandalyeyle doğruca eve nasıl gittiğini yazdı.” Oliver Twist’te Dickens, “dönüşümlü olarak beynini ve eşeğini kucaklayan” bir karakteri anlatıyor. Henry David Thoreau Walden’da şöyle yazdı: ”Bazen daha büyük ve daha kalabalık bir ev hayal ediyorum … çamaşırların söndürülmediği, ateşin veya metresin olmadığı”.
Daha yeni bir örnek için Amy Tan’ın The Hundred Secret Senses : “Biz bir menüyü ve bir hayatı paylaşan iki ayrı insandık, ruh ikizleri değil, ortaktık.” Ve daha da çağdaş olmak için, işte Star Trek’ten bir zeugma: Yeni Nesil: “Kanunlarınızı ve vatandaşlarınızı uygun gördüğünüz şekilde uygulamakta özgürsünüz.” Yürütme” kelimesi hem yasalar hem de vatandaşlar için geçerlidir. Konuşmacı şöyle diyebilirdi: “Yasalarınızı uygulamakta ve vatandaşlarınızı uygun gördüğünüz şekilde yürütmekte özgürsünüz.” Ancak zeugma’yı kullanmak, şok etme gücüne sahip daha keskin bir cümle oluşturuyor.
Edebi bir araç olarak zeugma, tarzınızı keskinleştirme ve basit fikirleri daha okunabilir hale getirme işlevine hizmet eder. Örneğin, hayat birikimlerini bir tekneye yatıran, sudan ömür boyu keyif almayı planlayan, ilk Gün denize indiren, bir fırtınanın çarptığı ve teknenin alabora olup dibe batışını dehşet içinde izleyen birini yazdığınızı hayal edin. Şöyle yazabilirsiniz: “Teknesi fırtınada battı. Artık hayallerini gerçekleştiremiyordu.” Ya da bir zeugma’ya başvurup şöyle yazabilirsiniz: “Fırtına teknesini ve hayallerini batırdı.” Çoğu okuyucunun hangisini daha etkili bulacağını düşünüyorsunuz?
Dilbilgisel davranırken zeugma’yı “syllepsis” ten de ayırt edelim. Zeugma gibi, syllepsis de bir cümlede birden fazla bölüm için tek bir fiil kullanır, ancak burada bu tek fiil dilbilgisel ve mantıksal olarak yalnızca birine uygulanır. Örneğin, İncil cümlesinde, Çıkış 20:18, ”Ve tüm insanlar gürlemeyi, şimşeği, trompetin gürültüsünü ve dağın tütmesini gördü“, “testere” fiili mantıksal olarak yalnızca şimşek ve sigara için doğrudur – yalnızca gürlemeyi duyabilirsiniz ve trompet çalıyor! Bu syllepsis. Tennyson’ın Ulysses’ten “O kendi işini yapıyor, ben benim” cümlesi de öyle, çünkü “çalışıyor” fiili birinci şahıs zamiri “o” ile dilbilgisel olarak doğrudur, ancak “Ben” ile yanlıştır – “Ben benimkini yapıyorum” diyemezsiniz.”
Ancak dilbilgisi uzmanı değilseniz, fark önemsizdir. Çalıştığı sürece, önemli değil. Ya da bir zeugma kullanmak için kırmızı kalemlerimizi ve iddialarımızı bırakalım…