BAE’de Ruh Sağlığı Hizmetleri: Sakinler ‘Koruyucu Bakım’ Arıyor

Birleşik Arap Emirlikleri’nde ruh sağlığı hizmetlerine olan talep, bölge sakinleri kaygı, depresyon ve stres için yardım aramanın daha bilinçli hale gelmesiyle artıyor. Thumbay Üniversitesi Hastanesi uzman psikiyatristi Dr. Adnan Ahmadiazad, ”Önleyici bakıma da artan bir ilgi var, daha fazla insan genel refahlarını korumak için terapiye ve danışmanlığa gidiyor” dedi.

 

“Daha fazla insanın ruh sağlığı sorunlarının farkına vardığını ve kabul ettiğini, bu da ruh sağlığı hizmetlerine olan talebin artmasına neden olduğunu belirtti. Birçok kişi anksiyete, depresyon ve stres için profesyonel yardım aramaktadır.” ”Anksiyete ve depresyondan önleyici tedaviye ve genel refahı korumaya kadar ruh sağlığı konularında profesyonel yardım için artan sayıda birey bize geliyor” diye ekledi.

Toplumsal değişimler

Knight Frank tarafından yayınlanan yeni bir araştırma, ülke nüfusunun 2030 yılına kadar yaklaşık 11 milyona ulaşması beklendiğinden, artan ruh sağlığı hizmetleri talebini karşılamak için BAE’nin 1.759 psikiyatriste ve 3.381 ek psikiyatri yatağına ihtiyacı olduğunu ortaya koydu. Araştırmaya göre, BAE’nin genç demografik profili, toplumsal değişimler ve ilerlemelerle birleştiğinde, özellikle 20-39 yaş arası bireyler arasında ruh sağlığı koşulları riskini artırıyor. BAE ayrıca, genellikle zihinsel sağlık hizmetlerine ihtiyaç duyan 60 yaş üstü insan sayısında da bir artış görecek. BAE Yüksek Teknoloji Kolejleri Sosyal Hizmet Lisans Programı klinik psikolog ve Akademik Program Başkanı Anamika Vajpeyi, BAE’deki ruh sağlığı hizmetlerine olan talebin, özellikle gençler arasında artan farkındalık ve damgalanmanın azalmasıyla arttığını söyledi.

 

“Ülke, halkının ihtiyaçları ile mevcut hizmetler arasında keskin bir eşitsizlikle karşı karşıya. Son araştırmalar, BAE nüfusunun şaşırtıcı bir şekilde yüzde 57,2’sinin en az bir ruhsal bozukluktan muzdarip olduğunu ve kadınların orantısız şekilde etkilendiğini gösteriyor. Anksiyete ve depresyon gibi rahatsızlıklar endişe verici derecede yaygındır ve etkilenen bireylerin yüzde 80’inden fazlası yardım isterken, kaynaklar acı verici bir şekilde yetersiz kalmaktadır ”dedi.