Sevgili ebeveynler, iki hafta önce kuşlar ve arılar anlatısına kaldığım yerden devam ederken, ebeveynler olarak bizi bunun gibi önemli ama hassas konular hakkında açık sohbetler yapmaya en çok neyin caydırdığını incelemek istiyorum.
Ebeveyn-çocuk ilişkilerinin artık eski kısıtlayıcı modelleri aştığı ve iki kuşak arasında aralarındaki dostluğu ve anlayışı teşvik eden genel bir bağ olduğu düşünülüyor. Çocukların deneyimlerini şimdi ebeveynlerle paylaşmaları, onlarca yıl önce yapmış olabileceğimizden daha olasıdır ve ebeveynlerin de girdileri sakin bir şekilde almaları daha iyidir.
30’lu ve 40’lı yaşlarındaki ebeveynler, özellikle ileri toplumlara yerleşenler, çocuklarının modern dünyada neye maruz kaldıkları ve eğilimli olabilecekleri konusunda gerçekçidir, ancak birçok toplumda açık iletişimi kısıtlayan kültürel kodlar vardır. Eminim çocuklarınızla iletişim boşluklarını kapatma çabalarınızda kendi geleneksel yetiştirme oyununuzun şımarıklığını hissetmişsinizdir.
Toplumlar arasındaki kültürel farklılıkları dilemek zordur. Dünyanın bir yerinde kabul edilebilir olan şeyler, ebeveynler ne kadar eğitimli olursa olsun veya uyum sağlamaya ne kadar meyilli olursa olsun, başka bir yerinde yürekten karşılanmayabilir. İlkel doğamızın bir kısmı içimizde kökleşmiş olarak kalacak ve onların modernite adına engellenmesine izin vermeyeceğiz. Bu şartlar altında arılar ve kuşlar konusu sadece ebeveynler için rahatsız edici olmakla kalmayıp çocuklar için de utanç verici olabilir. Açıklık için zemin hazırlamanın en başından itibaren pratik anlamda mantıklı olduğu yer burasıdır.
Yaşamın temel gerçekleri hakkında suçluluk ya da pişmanlıkla konuşmak zorunda kalma ihtimaliyle karşı karşıya kalmamalıyız. Bu nedenle, hayati konuşmaları zorlanmadan yapmak zorunda kalacağınız yaşamdaki bu aşamaya kendinizi hazırlayın. Geçmişe dair engellemelerimizi bir kenara bırakıp günümüzün gerçeklerini kucaklamaya çalışmadıkça bu kolay olmayacak. Herhangi bir eski alışkanlık veya koşullanma gibi, arkaik yollarımızı sarsmak ve değişimi kucaklamak büyük çabalar gerektirebilir. Bir rahatlık alanına girmek için çok çaba sarf etmemiz gerekebilir, ancak bu dönüşüm sürecinde ebeveyn olarak da büyüdüğümüzü bilin.