Soru: İK’nın rolü nedir: şirketi korumak mı yoksa çalışanları desteklemek mi?
Cevap: Keşke İK’nın rolü bir şemsiye açmak ve Emirlikler’in yukarısındaki gökten süzülmek kadar basit olsaydı. ik’yı kurumsal dünyanın Mary Poppins’i olarak düşünün — bir organizasyonu halkının yetenekleri aracılığıyla stratejik zirvelerine yönlendirmede ‘pratik olarak mükemmel’.
Eşyalardan değil, içgörülerden ve girişimlerden oluşan dipsiz bir halı çantasıyla, hepsi her çalışanda ‘süperfragilisticexpialidocious’u ortaya çıkarmak için var. O çantaya dal ve ne buldun?
Kariyer yollarında gezinmek için bir pusula, gerçek potansiyeli yansıtan büyülü bir ayna ve mesleki gelişime yardımcı olacak bir kaşık dolusu cesaret var. Ekip oluşturma için güvenilir araçlara sahipler – konferans hatlarından çok posta hatlarıyla ilgili ekip geri çekilmelerini düşünün. ‘Sıkıcılığın’ yasaklı bir kelime olduğu ve öğrenmenin uçurtma uçurmak kadar eğlenceli olduğu maceralara dönüştürülen eğitim seansları var.
Ve sadece bunların hepsi olduğunu düşündüğünüzde, iş-yaşam büyüsü üzerine açılan bir atölye çalışması veya ‘fazla mesaiyi’ ‘benim zamanıma’ dönüştüren bir sağlık değneği ile sizi şaşırtıyorlar.
Ancak yanılmayalım – İK, herkesin karmaşasından sonra temizlik yapmak ya da sadece belgelerinizi yazmak için orada değil. Baca temizleyicileri ve uçan uçurtmalarla dans eden, işyerinin senfonisini düzenleyen, değişim rüzgarlarını yakından takip edenler onlar. İK, her zaman olduğu gibi, her çalışanın doğru yöne yelken açmaya hazır olduğundan emin olmak için oradadır. Onlar kültürün koruyucuları, katılımın mimarları ve üretken, çeşitli ve kapsayıcı işyeri dokusunun dokumacılarıdır.
Sadece kutuları işaretlemek için değil, örgütün — halkının atan kalbini kontrol etmek için karışıma biraz sihir serpiyorlar. Başarının sessiz sağlayıcılarıdır, her insanın işte en iyi benliği olmasını sağlamak için perde arkasında özenle çalışırlar, işyerini sadece bir şantiye değil, kişisel ve profesyonel gelişim için bir tuval haline getirirler.